Kış kış 3-5 aylık sevdalar kış kış !

 

''İstifa etti'' başlıklı haberleri okuyup orgazm olanlara ithafen..

Sanırım çoğu Beşiktaşlı da benim gibi üç maç ard-arda puan kaybı yaşadıktan sonra iki yalan haber ve basın kışkırtmasıyla gönderilen veya istifa etmek zorunda bırakılan o tontoş amcalara üzülüyordur, yürekten hem de. Aslında Beşiktaş bu duruma hiç de yabancı değil. Türk teknik adamlara en fazla 1.5 sene dayanabilen, sonrasında getirdiği isim yapmış yabancı amcalara da en fazla bir sene dayanabilen, dünyanın en başarılı teknik direktörlerinden birini getirip plajda puro içerken yazı yazabilen bir adamın ''Yeniköy Kasabı'' benzetmesi üzerine gönderebilen bir kulüp Beşiktaş. Şimdi sizi kadife sesli başkanlardan önce Türkiye'nin en mütevazı insanlarının olduğu, futbola ''fitbol'' diyen insanların dönemine götürmek istiyorum. Herkesin bildiği üzere 16 yıllık başkanlık hayatını acı bir şekilde tamamlaması bir yana kazandırdığı 5 lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası ve 6 TSYD Kupası ile akıllara kazınmış bir başkandı Süleyman Seba.

Beşiktaş'taki yabancı hoca fırtınasını da yavaştan başlatan isim olduğunu da söyleyebiliriz Seba'nın, ne kadar büyük bir insan olduğunu söylemeye gerek de yok. Gordon Milne'i getirdiğinde alt liglerde inişli-çıkışlı bir performans gösteren bu adamın Beşiktaş'a ne kadar yarar sağlayacağı hep konuşulmuştu. Basının beklediği(istediği) oldu. Gordon ilk sene sonunda sadece lig ikinciliği ve  Başbakanlık Kupası ikinci senede ise hem lig ikinciliği hem Türkiye Kupası hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanmıştı. Fakat yine beklentiler aşılamamıştı. Seba ve  camia üzerindeki baskı artıyordu fakat onlar sabırla sessiz kalıyor ve bekliyorlardı üstelik herkes çoktan itmişti bir kenara Türk futbol tarihinin en başarılı dönemini yaşayacak olan Beşiktaş'ı. Üçüncü senesinden(1989) dan itibaren Seba ve camianın beklemekte ne kadar haklı olduğunu gözler önüne seren bir sıçrama yaptı Karakartal. 3 sene üstüste lig şampiyonluğunu yakaladı üstelik birçok kupa da cabası. 4 yapıp rekor kırmak isterken gelen 92-93 faciasını bir kenara atarsak sanırım başarının yolu biraz da sabırdan geçer. Madrid'den veya Paris'den getirdiğiniz bir teknik adamın gittikçe kasaplaşan futbol mantalistesiyle mücadele edebilecek gücü depolaması vs vs. herşey sabır. Diyeceğim o dur ki ''Her devrim sancılıdır.'' 

3 ayda somut başarı elde edemeyen teknik direktörlere ithafen iğrenç gazetelerde ''Tatile gelmiş'' şeklinde iğrenç yorumlar bulmak mümkün zaten. 15 sene şampiyonluk bekleyen çocuklar 1 sene istikrar bekleyemecekse kusura bakmayın sorun onlarda.